Ülkemizde yönetim problemi yaşanan, kaynakların etkin ve verimli kullanılamadığı, israfın yüksek olduğu, faaliyet ve sorumluluk alanlarının yeterince sınırlandırılmadığı kamu kurumların başında belediyeler yer almaktadır. Bir taraftan örnek bir yönetim sergileyerek ulaşım, altyapı gibi şehrin temel problemlerini çözen, kenti yaşam standartlarını yükselten belediye yönetimleri varken diğer taraftan da yönetim zaafı olan, kentin problemlerinin çözümünde yetersiz kalan, kamu kaynaklarını heba eden belediye yönetimleri azımsanmayacak kadar fazladır. Bu başarısız yönetimler gelecek yönetimlere de kötü bir miras bırakmaktadır.
İdeolojik ve siyasi yaklaşımlar, belediye başkanlarının popülaritelerini arttırmaya yönelik uygulamaları belediye kaynaklarının doğru hizmetlere yönlendirilmesini önlemektedir. Maalesef günümüzde bazı belediyeler kimi siyasi partilerin ideolojik ve siyasi çıkarları için kullandıkları kurumlar haline gelmiştir. Kimi seçilen başkanlar ise şahsi menfaatleri ve kendi nüfuzlarını korumak için belediye olanaklarını kullanmaktadır. Bugün birçok şehrimizde hala alt yapı sorunları, toplu ulaşım sorunları gibi temel sorunların çözülememesinin nedeni de budur.
Sosyal belediyecilik anlayışıyla yerel yönetimler, vatandaşların refahını artırmak için birtakım fonksiyonlar üstlenmektedirler. Sosyal politikaların temel amacı toplumu oluşturan bireyler arasında sosyo-ekonomik dengeyi muhafaza etmektir. Fakat sosyal belediyecilik uygulamaları belediyeler arasında farklılık göstermektedir. Bu uygulamalar ülke geneline yayılmamıştır. Sosyal belediyecilik hizmetleri seçimle gelen yönetimlerin vizyonuna ve politikalarına göre şekillenmektedir.
Topluma sunulan bazı hizmetlerin hem belediyeler hem de merkezi yönetimce veriliyor olması ülke kaynaklarının verimli ve adaletli bir şekilde dağılmasını engellemektedir. Büyükşehirlerde; büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyelerin görev alanlarındaki çakışmalar, kurumların sorumluluk alanındaki bazı hizmetlerin aksamasına neden olmaktadır.
Ülkemizde yapılan yerel seçimlerde, bazı bölgelerde ne yazık ki seçmen tercihleri, belediye yönetimlerinin başarı düzeyini tam olarak yansıtmamaktadır. Yine seçmenin ideolojik yaklaşımları, belediye başkanlarının seçim odaklı hizmetleri, kimi çevrelerin siyasi ve maddi çıkar elde etmek için yapmış olduğu çalışmaları yerel seçimlerde seçmen tercihini etkilemektedir.
Ülkemizde belediyelerin üstlendiği misyonu yerine getirmesi için ihtiyaç duyduğu kaynaklar sınırlıdır. Belediyelerin kaynak üretme potansiyelleri bölgelere göre farklılık göstermekte, bu da belediye hizmetlerine yansımaktadır.
Bu bakımdan belediye yönetimi ve belediye hizmetlerine yönelik reform niteliğindeki aşağıdaki düzenlemelerin yapılması; yerel yönetimlerin hizmet kalitesini arttıracak, bireylerin yaşam standartlarını yükseltecek ve ülke kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlayacaktır.
- Merkezi Yönetim Hizmetleri ile Belediye Hizmetleri Daha Net Ayrıştırılmalıdır.
5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nda ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda belediyelerin görev ve sorumlulukları, belediyelerin yetki ve imtiyazları, belediye başkanlarının görevleri ve büyükşehir belediye başkanlarının görevleri tanımlanmıştır. Bu görevlere bakılırsa belediyelerin hemen hemen her hizmeti verme yetkisi vardır. Ancak bu hizmetlerin bir kısmı merkezi yönetimler tarafından da verilmektedir. Bu sebeple belediye hizmetleri ile merkezi yönetim hizmetleri iç içe geçmiş durumdadır. Birçok kamu hizmetini hem belediyeler hem de merkezi yönetim yapmaya çalışmaktadır. Böyle bir durum devletin kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmasını zorlaştırmakta ve devlet bütçesine zarar vermektedir. Elbette vatandaşın refah seviyesine dokunacak her hizmet değerlidir, ancak devlet bütçesindeki kaynakların ihtiyaçlara göre önceliklendirilmesi, fayda-maliyet hesaplarının yapılması devlet kaynaklarının en etkili şekilde kullanılması amaçlanmalıdır. Bu bakımdan merkezi yönetim hizmetleri ile belediye hizmetleri net bir şekilde ayrıştırılmalıdır.
- Tüm Belediyeler İçin Ortak Bir Misyon Yazılmalı, Belediyelerin Bu Misyona Uygun Görev ve Sorumlukları, Yetki ve İmtiyazları Yeniden Tanımlanmalıdır.
Misyon, bir kuruluşun var oluş sebebidir. Her kurumun olduğu gibi belediyelerinde bir varoluş sebebi vardır. Belediyeler bu misyonlarını yerine getirmelidir. Belediyeler tarafından hazırlanan stratejik planlara baktığımızda her belediye yönetiminin kendisine farklı bir misyon yazdığını belediye yönetimleri değiştiğinde de bu misyonların yeniden değiştiğini görüyoruz.
Belediyelerin misyonu her şeyden önce vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmeye yöneliktir. Belediye hizmetleri de bu çerçevede olmalıdır. Belediye hizmetleri yerel yönetimlerinin misyonunu yerine getirmeye yönelik hizmetlerle sınırlandırılmalıdır.
Günümüzde belediyeler hemen hemen her alanda hizmet etme yetkisine sahiptir. Belediye başkanları da zaman zaman gerek kendilerine PR yapmak veya sonraki seçimler için oy toplamak için belediyenin misyonunu yerine getirmek ve şehrin temel ihtiyaçlarını karşılamak yerine daha popülist hizmetlere yönelmektedir. Alt yapı sorunu, ulaşım sorunu gibi sorunları çözmek yerine Emeklilere maaş dağıtma, öğrencilere burs verme, esnaf lokantaları açma gibi hizmetlere yönelmektedirler. Bu durum uzun vadede şehre zarar vermektedir. Belediyelerin bazı hizmetleri kanunlarla kısıtlanmalıdır.
- Ülkemizdeki Her Birey Hangi Şehirde Olursa Olsun Benzer Belediye Hizmetlerinden Yararlanabilmelidir.
Belediye hizmetleri kanunla belirlenmesine rağmen, yapılan tanımlar çerçevesinde belediye yönetimleri hizmetlerini şekillendirmektedir. Özellikle sosyal belediyecilik uygulamalarına yönelik her belediye yönetimi farklı bir hizmet getirebilmektedir. Bu hizmetler bölgelere ve belediye yönetimlerine göre değişkenlikler göstermektedir. Mali bakımdan daha zengin olan belediyeler bu uygulamaları genişletmektedir.
Belediye hizmetlerinde fırsat eşitliği olmalıdır. Belediye hizmetleri sosyal adaletsizliğe sebep olmamalıdır. Ülkenin her noktasındaki vatandaş benzer hizmetlerden yararlanabilmelidir. Ankara’daki bir vatandaşın Ankara Belediyesi’nden aldığı belediye hizmetini Van’daki bir vatandaş da Van Belediyesi’nden alabilmelidir. Tüm şehirlerin belediye hizmetleri kapsamındaki sorunları aynı önem derecesinde çözülmelidir.
- Belediyelerin Stratejik Planları daha uzun vadeli olmalı ve seçilen her belediye başkanı için değişkenlik göstermemelidir. Projeler vizyoner olmalıdır.
Belediyeler, bireylerin yaşam kalitesini yükseltecek, yaşanabilir kentler oluşturacak her alanda master planlar oluşturmalı ve bu master planlar stratejik planda yer almalıdır. Seçilen her belide başkanı bu planların uygulanması için çalışmalıdır. Alt yapı, ulaşım, turizm, doğal afetlerden korunuma gibi her alanda oluşturulacak master planları her belediye başkanı için bağlayıcı olmalıdır. Belediye başkanlarının yeni hizmetleri bu planları aksatmamalıdır. Master planlar şehrin tüm paydaşları ile katılımcı bir perspektifle hazırlanmalıdır.
- Büyük Şehir belediyeleri, Merkez ilçe belediyeleri ve ilçe belediyeleri görev dağılımları yeniden düzenlenmelidir.
Büyük kentlerdeki belediyeler arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere, kentin tamamını kapsayan bir üst belediyenin kurulması önemli bir çözüm yolu olarak, büyükşehir belediyeleri kuruldu. Ancak ilçe belediyelerinin görev, yetki ve sorumluluk azaltılması, birçok konuda büyükşehir belediyesine bağlı kalması belediyeleri işlevsizleştirmekte ve siyaseten güçsüzleştirmektedir. Büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyelerinin farklı siyasi partiden olması durumlarında ise büyükşehir belediyelerinden beklenen koordinasyon yeterince sağlanamamakta ve maalesef yine kaynakların israfına neden olmaktadır.
Büyükşehir belediyelerinin kentin makro plan ve hizmetlerini karşılamak için var olması gerekirken, etkisi bir ilçe belediyesinin sınırlarını aşamayan bir hizmette bile rol alması büyükşehir belediyesinin varlık sebebi olan kentin genelini ilgilendiren makro nitelikli hizmetlerin sunumu ve koordinasyonu ile çelişmektedir. Örneğin bir ilçe belediyesinin sahilinde bulunan ve büyükşehir belediyesince kiraya verilen bir çay bahçesinin ruhsatı ve denetiminde ilçe belediyesinin hiçbir yetkisi bulunmamaktadır. Büyükşehir belediyesi ile ilçe belediye görev dağılımları yeniden belirlenmelidir.
- Belediye Başkanı yönetim tecrübesi olan lider, emin kişilerden seçilmelidir ve göreve başlamadan önce belediye yönetimine yönelik eğitimlerden geçirilmelidir.
Belediye başkanı, belediye teşkilatını yöneten kişidir. Belediyenin yürüttüğü tüm faaliyetlerden sorumludur. Hem kurumun yöneticisi hem belediyenin yürüttüğü projelerin yöneticisi hem de şehrin lideri konumundadır.
Belediye başkanı liderlik vasıflarını taşıyan iyi bir yönetici olmalıdır. Başkan olarak seçilecek kişi yönetim bilimine vakıf olmalıdır. Kendi mesleklerinde başarı elde etmiş ve toplumda saygınlık kazanmış kişiler belediye başkanı seçildiğinde aynı başarıyı belediye yönetiminde gösteremeyebilirler. Seçilen kişi iyi bir avukat, mühendis, doktor ya da iyi bir eğitimci olabiliyor ancak bu belediye yönetiminde aynı başarıyı göstereceği anlamına gelmez. Seçilen kişinin başarısı için yönetici, kamu hukuku ve diğer alanlarda bir eğitim programından geçirilmesi son derece faydalı olacaktır.
- Belediyelerin gelirleri yeniden düzenlenmeli, Transferler kişi sayısına göre değil bölgenin ihtiyaçlarına göre yapılmalı ve belediyelerin dışarıdan borçlanma yetkileri kaldırılmalıdır.
Türkiye’de belediyelere sağlanan gelir kaynaklarının belediyelerin üstlendiği hizmetleri yerine getirmesi için yeterli değildir. Mevcut durumda belediyelerin en önemli gelir kaynağı 5779 Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun uyarınca İller Bankası ve Maliye Bakanlığı tarafından aktarılan merkezi paylardan oluşmaktadır. Genel olarak nüfus ve yüzölçümü baz alınarak yapılan dağıtım da adaletsizdir. Her belediyenin görevlerini yerine getirmesi için ihtiyaç duyduğu kaynak kişi sayısı ile doğru orantılı değildir. Kimi bölgelerde başta alt yapı olmak üzere yapılması gereken büyük işler varken kimi belediyeler de ise ihtiyaçlar daha azdır. Diğer taraftan her belediye gelir elde etmede aynı olanağa sahip değildir. Kimi belediyeler sahip oldukları olanaklardan dolayı büyük gelirlere sahipken kimi belediyeler ise yeterince gelire sahip olmadıkları gibi şehrin temel sorunlarını çözmek için ciddi kaynak ihtiyaçları vardır. Bu bakımdan belediye gelirleri yeniden düzenlenmelidir. Daha adil bir sistem ile belediyeler arasındaki gelir farklılıkları dengelenmelidir. Belediye borçları da kamu borcu olarak değerlendirildiğinden belediyelerin borçlanma yetkileri kaldırılmalıdır. Yerel yönetimler için bir merkezi bütçe oluşturulmalı ve belediyelerin borçlanma ihtiyaçları ve şehir için elzem büyük projeler bu bütçelerden karşılanmalıdır.
- Sosyal devlet olmanın gerekliliklerini belediyeler sosyal belediyecilik anlayışıyla yerine getirmelidir.
Sosyal devlet olma gerekliliklerini en iyi yerel yönetimler sağlayabilir. İnsanların temel gereksinimleri olan yiyecek, giyinme, barınma sorunlarını belediyeler gidermeleri belediyelerinin sorumluluğunda olmalıdır. Belediyeler bunu ek bir hizmet değil asli bir görev olarak görmelidir. Yerel yönetimler vatandaşa daha yakın kurumlardır ve o şehrin her bireyinin temel ihtiyacını tespit edebilecek ve bu ihtiyaçları giderecek imkanlara sahip olmalıdır. Bu doğrultuda merkezi yönetim belediyelere daha fazla kaynak aktarmalıdır. Bir şehirde hiç kimsenin aç ya da açıkta kalmaması ancak sosyal belediyecilik anlayışıyla mümkündür.
- Belediye ve Belediye İştiraklerindeki Çalışanların İşten Çıkarılma Prosedürleri Kanunla Yeniden Düzenlenmelidir.
Günümüzde belediyelerde yaşanan en büyük sorunlardan bir tanesi de belediye yönetiminin değişmesi ile birlikte belediye ve iştiraklerindeki işten çıkarmalardır. Bu durum hem çalışanlar için hem de belediye kurumu için problem teşkil etmektedir. Çalışan siyasi ve ideolojik yaklaşımlardan dolayı işini kaybederken, kurumlar ise kurum içinde tecrübe kazanmış nitelikli personelini kaybedebilmektedir. Belediye personeli kadrosunu belirleme yetkisi belediyelere aittir. Belediyelerde çalışan memurlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında yer almaktadır. Belediye şirketlerinde çalışanlar ise genel olarak işçi statüsünde olduğu için iş kanununa tabidirler. Belediye ve iştiraklerine özel işten çıkarmaları zorlaştıracak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- 5393 sayılı belediyeler kanunu ve 5216 sayılı büyükşehir belediyesi kanunu ve5779 Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun revize edilmelidir.
Yukarıdaki prensipler doğrultusunda ilgili kanunlarda revizyona gidilmelidir.
Yukarıdaki hususlar çerçevesinde yapılacak “Yerel Yönetimler Reformu” ülke yönetiminin daha da güçlenmesine, ülke kaynaklarının daha verimli ve etkin şekilde kullanılmasına ve vatandaşların yaşam standartlarının yükseltilmesine büyük katkı sağlayacaktır.
Saygılarımla;
Selahaddin Apuhan